Türkiye’de TV dizileri neden yapılıyor? Elbette tüm dünyada olduğu gibi her eve kolayca ulaşabilen diziler daha çok ‘rating’ için yapılıyor. Ne kadar rating, o kadar reklam. Bu yüzden yaratılan dizilerde sansasyon, çarpıcılık ve biçim daha çok ön plana çıkmakta. Hikayeler giderek tekdüzeleşmekte, farklı hikaye denemelerinden kaçınılmakta.
Eskiden TRT tek kanalken doğru mesajlar içeren, anlamlı hikayeler anlatan dizilerin yapılma oranı daha yüksekti. Mesela “Perihan Abla” mahalle kültürünü ve yardımlaşmayı önemseyen ve anlatan bir yapımdı, hem de çok eğlenceliydi. “Bizimkiler” topluma ayna tutan bir diziydi ve içinde her kesimden insanların komedileştirilmiş sorunlarını ve onların üstesinden nasıl geldiklerini anlatıyordu. Klasik Türk edebiyatı uyarlamaları zaten başlı başına değerli yapımlardı. “Ateşten Gömlek”, “Küçük Ağa”, “Çalıkuşu” gibi diziler... Bugünün entrikalı dizileri de vardı yine: “Kartallar Yüksek Uçar”, “Geçmiş Bahar Mimazoları” hatta hüzünlü ve uzun bir şiiri andıran “Yeditepe İstanbul” gibi...
Şimdiki dizilerde ise ciddi problemler var. Mesela çoğu izleyicilerini çalışmaya, iyi insan olmaya yönlendirmiyor. Zengin erkek karakterlerin bu mertebeye nasıl ulaştıkları meçhul. Çoğu aileden zengin, kendileri de pek çalışırken gösterilmiyor. Eğitim geçmişleri belirtilmiyor. Üstelik çoğu kaba ve agresif. Kadınlar ise iyiden iyiye erkeklerin gölgesine bile muhtaç bir hale indirgenmişler, kız çocuklarına rol model olarak gösterilebilecek güçlü bir kadın kahraman neredeyse yok. Ama çağımızda bu diziler çocukların izleme listelerinde çok önemli yer işgal etmekteler artık.
RTÜK’ün yaptığı “Medya Okur Yazarlığı Araştırması”na göre, çocukların çizgi film izleme oranının kaç yaşından sonra büyük ölçüde azaldığını ve onun yerini dizi ve filmlerin almaya başladığını ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, 6-10 yaş arasındaki çocukların yüzde 94'ü, televizyon programları arasında çizgi filmleri tercih ederken, bu oran 11-15 yaş aralığında yüzde 50'ye düşüyor. Dizi-film izleme oranı ise 6-10 yaş arasında yüzde 44 iken 11-15 yaş arasında yüzde 77'ye çıkıyor.
RTÜK’ün 2018 raporuna göre de Türkiye’de 13-16 yaş arası çocukların günlük televizyon izleme süresi hafta içi ortalama 3 saat 34 dakika, hafta sonu ise 3 saat 59 dakikadır. Bu demektir ki Türk televizyonlarında üretilen yerli dizilerin müşteri kitlesi içinde çocukların oranı oldukça yüksek. Peki bu dizilerin içinde çocuklara bir şey kazandıracak, hayatlarına olumlu bir yansımada bulunacak diziler var mı? İşte bu tartışılır.
1980’lerde ve 90’ların ilk yarısında TRT’nin öncülüğünde televizyon kanallarının yayın politikaları, kuşak mantığıyla oluşturulurdu. Akşam haberlerinden önce çocuk ve gençlik kuşakları vardı. “Oyun Treni”nden tutun Adile Naşit’le özdeşleşen “Uykudan Önce”ye kadar, çocukları iyilik yapmaya, erdemli olmaya çağıran, ‘doğrudan çocuklar için üretilmiş’ programlar izlerdik. Yine çocukların doğru mesajlar alabileceği, dünyanın her yerinden özenle seçilmiş animasyon dizileri vardı. “Uykudan Önce” programı çocuklar için yat borusunu çalardı adeta. Sonrası tamamen büyüklerin dünyasına yönelik dizilerden - filmlerden oluşurdu. 2000’lerde her şey çok hızlı gelişti, uzun uzun bahsetmeye gerek yok. Kanallar çoğaldı, internet geldi, cep telefonları ve tabletler ellerimizde yerini aldı...
TÜİK'in 2013 tarihli "Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanımı ve Medya" araştırmasına göre, 6-15 yaş arası çocukların yüzde 92,5'i her gün televizyon izliyor. Bu dönemde cocukların yüzde 49'u günde 2 saat, yüzde 39'u 3-4 saat, yüzde 11'i ise 5-8 saatini televizyon karşısında geçiriyor. İzlenen program türleri incelendiğinde çocukların çizgi filmler kadar aslında onlar için yapılmayan dizilere de ilgi gösterdikleri ortaya çıkıyor. Aynı araştırmaya göre 6-15 yaş grubundaki çocuklar arasında kızlar dizi ve filmleri, erkekler ise spor programlarını daha fazla izliyor. Dizi ve film izleme oranı erkeklerde yüzde 56 iken, bu oran kız çocuklarında yüzde 64'e çıkıyor.2018’de bu oranların gerilediğini düşünmek pek de mümkün değil gibi...
Eskiden TV kanallarımızda ‘kuşak mantığı’ vardı. Bugün ana haberden önce bir dizinin tekrarı, haberden sonra gece 1’e kadar sürecek dev bir yerli dizi ile yayıncılık yapılmazdı. Önce bir saat süren özet, sonra da 3 ya da 3,5 saat süren bir dizi bölümüyle bütün bir akşamın kapatılması, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir televizyonculuk. Çocuk kanallarının bolluğundan da söz edebiliriz bu zamanda. Ancak bu kanallar da daha çok gündüz kuşağında okul öncesi yaşlardaki çocuklar tarafından izlenmekte.
Televizyon kanallarının kuşak mantığından uzaklaşması çocuklarımızın da yatmadan önce yaptıkları aktivitelerden biri olan TV izlemeyi her zamankinden daha ‘faydasız bir uğraş’ konumuna getirdi sonuç olarak. Onların kitap okumaktan uzaklaşmasını sağladı maalesef.
BURAK GÖRAL
0 Yorum