x

Giriş Yap

Beni Hatırla
Şifremi Unuttum ?
x

Üye Ol



Çocuklar için film seçme rehberiniz...

Harry ile ne zaman tanışmalı?

25 Aralık 2024 Çarşamba
Harry ile ne zaman tanışmalı?

Harry Potter filmleri aslında ne anlatıyor? Ve çocuklara bu filmleri nasıl izletmeli?

BURAK GÖRAL

Harry Potter’ın neden bu kadar sevildiğini anlamak aslında romanlar ve filmler hakkında biraz fikri olanlar için hiç de zor değil. Hem yetim hem de öksüz bir çocuk olan Harry, kendisini sevmeyen bir aile tarafından Külkedisi muameleleriyle yetiştirilmektedir en başta. Aslında bir büyücü olduğu ve eğitimi için Hogwarts adlı büyücülük okuluna gitmesi gerektiği anlaşıldıktan sonra da bu hayatı kolaylaşmaz. Aksine daha da zorlaşır. Üstüne üstlük Hogwarts’ta da çok başarılı bir öğrenci değildir Harry. Filmlerin birinde kendisi de itiraf ediyor ki peşindeki lanetli ve güçlü büyücü Lord Voldemort’la olan tüm karşılaşmalarında biraz şans biraz da etrafındakilerden destek alarak sağ çıkabildi. Yani öyle yüzde yüz bir kahraman değil. Öyle çok yakışıklı, karizmatik bir çocuk da değil. Yani aslında izleyenlerin kendilerinden çok uzakta görmeyecekleri bir karakter, inanılmaz zorluklar içeren bir fantezi dünyasında canhıraş bir şekilde hayatta kalma, huzur bulma mücadelesi veriyor. Çoğumuz da böyle değil miyiz zaten? Ama Harry Potter’ı da işte bu yüzden seviyor sevenler. Harry ortalamanın üzerinde bir kişilikte olsa da süper bir zekâya sahip olmayan, kusurları olan bir karakter. Serinin yaratıcısı J.K. Rowling’in en büyük başarısı bu da zaten, her ne kadar ortalık büyüden-büyücüden geçilmiyor olsa da, iyi kahramanlarını “insan olmak”tan hiç uzaklaştırmaması...

Farklı kişiliklerdeki çocuklar

Edebiyat ve sinemada her zaman tutan “seçilmiş kişi” klişesinin dışında Harry’nin büyücülük okulu Hogwarts’daki dersleri pek de iyi değildir. En yakın iki arkadaşından biri olan Hermione derslerle, büyülerle ve kültür-sanatla her zaman daha alakalı mesela. Harry’nin en yakın arkadaşı Ron’u da, Harry’i de adamakıllı çekip çevirecek kadar anaç üstelik. Ancak bu iyi özellikleri okulda onu popüler biri haline getirmeye yetmiyor. Hatta pek sevildiği bile söylenemez.

Rowling, sempatiyi ve sakarlığı ise daha çok Ron karakterine saklamış. Fiziksel özellikleriyle de cazibe merkezi olmaktan uzak olan Ron, izleyicilerin sevgisini kolayca kazanabilen bir karakter. Bu üç kusurlu karakterin kendilerine çok yabancı, fantastik bir dünyada verdikleri var olma mücadelesi “karanlık tarafına yenilmiş” (!) Lord Voldemort ve onun destekçilerinin de katkısıyla hayli renklendirilmiş.

Zaman zaman iyiyle kötünün birbirine karıştığı olay örgüsü, büyücülük eğitimi alıyor olsalar da “büyüme”nin getirdiği binbir zorlukla başa çıkmaya çalışan çocukların tanıdık sorunları, renkli ve bazen de oldukça heyecanlı fantastik olaylar... Bu şahane formül üzerine büyük bir kültür fenomeni inşa eden Rowling’i Harry Potter serisinin ticari potansiyeli ve kaçınılmaz başarısı için tebrik etmeli elbette.

J.K. Rowling’in Harry Potter serisi oldukça eğlencelidir ve rahat okunur. İçerdiği basit ve sıradan gibi görünen bir çocuğun normallikten kahramanlığa geçiş süreci sadece çocukları değil büyükleri de etkiler.

Harry Potter filmleri

Yazarın ilk Harry Potter kitabı olan Felsefe Taşı’nda Harry’nin kendisini keşfetmesi anlatılır. Annesi ve babası henüz o daha bebekken esrarengiz bir şekilde öldürülen Harry Potter, teyzesi, eniştesi ve onların şişman, kötü kalpli Dudley adlı oğullarıyla birlikte yaşamaktadır. Ancak teyzesi ve evin diğer fertleri Harry’ye pek de iyi davranmaz ve onun hayatını adeta zehir ederler. Oysa Harry’nin kaderi çoktan çizilmiştir. Çünkü Harry tıpkı ölen annesi ve babası gibi bir büyücüdür ve ailesini öldüren kötü büyücü Lord Voldemort’un karşısına çıkabilmek için önce büyücülük okulu Hogwarts’ta eğitim görmek zorundadır.

Harry, teyzesi ve eniştesinin tüm karşı çıkışlarına rağmen Hogwarts’a gider ve eğitiminin yanı sıra büyücülük âlemini tehdit eden bir güce karşı orada tanıştığı arkadaşlarıyla beraber bir mücadeleye girer. Tabii ki Hogwarts’ın diğer öğrencileriyle arasında Harry’nin uyum sorunları da olacaktır. Ancak en yakın iki arkadaşı Ron Weasley ve Hermione Granger ile Hogwarts’ı ve dünyayı kötü büyücü Lord Voldemort’tan kurtarmaya çalışır.

Kanımca J.K. Rowling’in ilk kitabından uyarlanan Harry Potter ve Felsefe Taşı parlak bir film olsa da kitabındaki lezzete ulaşamamıştı. İkinci film Sırlar Çemberi de fazla uzamış bir film olarak çıkmıştı karşımıza. İki filmin de yönetmeni aslında genç izleyicilere hitap eden filmler konusunda son derece tecrübeli bir yönetmen olan Chris Columbus’tu halbuki. 

Azkaban Tutsağı ise sinematografik olarak üç filmin de en başarılısıydı birçok Harry Potter takipçisi için. Çünkü sonraki yıllarda Son Umut / Children of Men, Yerçekimi / Gravity ve Roma gibi filmlerle gittikçe daha da çok sevilen Meksika asıllı yönetmeni Alfonso Cuaron’du yönetmeni ve Harry Potter serisinin bu en karanlık sayılabilecek halkası da ona emanet edilmişti. 

Üçüncü film en karanlık olanı

Biliyorsunuz Harry, Hogwarts Büyücülük Okulu’nun üçüncü yılında en yakın arkadaşları Ron ve Hermione ile dostluklarını daha da pekiştirir. Ancak ortalıkta dolaşan bir haber okuldaki öğrenciler kadar hocaları da tedirgin eder. Acımasız bir katil olan Sirius Black (Gary Oldman) 12 yıldır mahkûm olduğu Azkaban hapishanesinden kaçmıştır ve büyük olasılıkla Hogwarts’a doğru yola çıkmıştır. Ancak Sirius Harry için bir tehdit olarak değil destek olarak katılır hikâyeye. 

İkinci filmdeki örümcek sahnesi gibi, bu filmdeki bir iki kurt sahnesi de çocuklar için biraz korkutucu olabilir.

Harry Potter kitaplarının en kalını olan Ateş Kadehi İngiliz yönetmen Mike Newell tarafından çekildi. Aslında en zor kitaplardan da biri olmasının dezavantajlarını taşıyordu film. Harry, Hogwarts’ta bir tuzağa düşürülüyor ve Lord Voldemort’un yeniden dünyaya gelişine şahit oluyorduk. Bu arada ilk kez bir kızdan hoşlanan Harry aşk acısını da yavaş yavaş yaşamaya başlarken Ron da giderek âşık olduğu Hermione’yi kıskanıyordu...

Önceki filmdeki korku-gerilim öğeleri de ciddi şekilde azaltılmış ve kimi bazı ağır sahneler de filmin temposunu düşürmüştü. Yine de ciddi bir hayal kırıklığı olmasa da Voldemort’un canlandığı sahne hariç dördüncü filmin çok da büyük bir cazibesi yoktur.

Harry Potter’ın iki filme bölünen final macerası Harry Potter ve Ölüm Yadigarları’na kadarki diğer iki film Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı ile Harry Potter ve Melez Prens’te seri artık giderek tekdüzeleşme emareleri gösteriyordu. Ancak iki filme bölünen son perde bütün bir külliyatı ve karakterlerinin çözülmelerini ustlalıkla sağlıyordu. Özellikle birinci bölümünde film ana karakterlerinin iç dünyalarına, onların “normal olmaya özlem duyma” klişesine bile oldukça ölçülü yaklaşıyor. Ne önceki filmdeki sıkıcı ergen muhabbetlerine yenik düşülüyor ne de hareket olsun diye yapılan aksiyon sahneleriyle zaman geçiriliyordu. Dokunaklı ve karanlık finaliyle tam bitmesi gereken yerde bitiriyordu bu ilk yarıyı. Final filmi ise bol sürprizli, büyük ve ihtişamlı bir “son savaş”ı içeren heyecanlı bir film.

Çocuklar Harry ile birlikte büyümeli

Harry ve arkadaşlarının yavaştan ergenliklerini yaşamaya başladıkları gerçeğini göz önüne alarak Harry Potter filmlerinin anlatımı da onlarla paralel olarak olgunlaşıyor... Bizler bu süreci sinemada –son iki film hariç– her sene bir Harry Potter filmi izleyerek takip ettik. Romanları takip edenler de aslında aynı aralıkları beklemek durumunda kalıyordu. Dolayısıyla çocukların da bu filmlerin kahramanlarının büyüme süreçlerini daha iyi takip edebilmeleri, daha iyi anlayabilmeleri için bu sekiz filmi (son ikisi hariç) aralarında bir parça uzun aralıklar vererek izlemelerinde fayda var. Sakın bütün Harry Potter filmlerini bir hafta içinde ya da iki üç ay içinde tüketmeyin. Hem bu sayede çocuğunuza sabırlı olma eğitimini de vermiş olursunuz…

Çocukların Harry Potter’la birlikte büyümeleri onları oturup da ardı ardına tüketmelerinden çok daha doğru bir hareket olur.

İlk iki Harry Potter filmini çocuğunuza 7-9 yaşları arasında izletebilirsiniz. Özellikle üçüncü film Azkaban Tutsağı serinin en karanlık filmlerinden biri; çocuğunuz 10 yaşından önce izlemese iyi olur. Sonraki filmleri de 11-12 yaşlarından itibaren izletmek en doğrusu. Tabii bu zamanda diğer filmleri onların ilgi ve bilgisinden uzak tutabilmek ayrı bir başarı olacaktır...  

 

 

 

 

0 Yorum


Yorum Yap